10 Mart 2012 Cumartesi

Beginners

Bir kisinin hayati ve bosluklarini doldurmasi hakkinda uc noktali bir film. Babasini kaybetmesinin ardindan hayatina yerinde saymak seklinde devam eden 38 yasindaki bir adamin korkarak asik olmasini izliyoruz. Bunu da babasi ve annesi ile olan iliskilerine atiflarla surduruyorlar.
"Hayir benim kanserim 4.evre ve bir sonrasi yok degil, 3 evrenin ustesinden gelmis o kadar"
Esas oglan babasinin gey ve son evre kanseri oldugunu ogreniyor. Yillarca annesiyle evli kalan babasinin durumunu yadirgamaktan ziyade bunca zaman nasil dayandigini anlamaya calisiyor bu noktada. Her zaman anne ve babasi arasinda bir sogukluk oldugunu fark etmis olmasina ragmen elbette babasinin gey oldugunu hic dusunmemis. Bir anda gecmisi daha mantikli gelmeye basliyor. Onca zaman kendi karakteriyle ve ne olduguyla mucadele eden babasini daha da cok seviyor belki de. Cocukluguna dair anilarinda babasi hic yok gibi zaten. Sadece evden giderken annesini opup cikan bir adam goruntusu var kafasinda. 
"Hadi ama, daha iyisini yapabilirsin"
Annesi ise muhtemelen birbirlerini hic de sevmedikleri bir adamla yillar yillar boyu evli kalmis, kanserden son derece hizli olen bir kadin. Cocuguyla iliskisi sevimli ve degisik. Oldukca durust ve dobra bir kadin gibi bir ani var oglanin kafasinda. Bol miktarda saka yapmaktan geri kalmiyorlar ama annesinin biraz tuhaf bir kadin oldugunu dusundugunu goruyoruz. Cocugu hayali silahla vuruyor ve sonra da duzgun olemedigi icin elestiriyor. Arabayla nereden gitmek isterlerse gidiyorlar, muzede tablo anlatan kadinin dibinde bitiyor sirf deli etmek icin. Ama sanki bu dunyada degil akli, baska yerlerdeymis gibi bir havasi var annenin.
"Neden beni ziyaret etmedin?"
Film babasinin olumunden sonra oglanin esyalarini atisiyla basliyor. Oyle acimadan atiyor ki esyalari babasiyla arasinda kotu bir seyler gectigini dusunuyorsunuz dogrudan. Oysa aralarinda derin bir sevgi bagi varmis megerse, onun acisiymis o esya atislarda bize yansiyan. Babasi gey oldugunu acikladiktan sonra son derece aktif bir sekilde gey sivil toplum kuruluslarinda yer almaya basliyor. Genc bir sevgili buluyor, aslinda asik oluyor. Genc adam da ona asik oluyor ve birlikte yasamaya basliyorlar. Adam bir anda kendini yeni bulmuscasina mutluyken kanser oldugunu ogreniyor. Son evredeki hastaligini cok insandan sakliyor, ya da en basitinden paylasmiyor. Kalan zamanini en iyi sekilde degerlendirme derdinde ve oglunun da kendi hissettigi mutlulugu hissetmesi icin elinden geleni yapiyor. Olurken bile o sevgi bagini hissettiriyor film size. Zaten oldukten cok sonra babasinin sevgilisine isi dusup gittigindeki konusma laf onu iki kat uzuyor.
- Gey oldugum icin beni hic ziyaret etmedin degil mi?
+ Hayir babam seni cok sevdigi icin...
"Beni babanin yerine mi koyuyorsun?"
Babasinin olumunun uzerine agir depresyona giren adamimiz bir partide asik oluyor. Kiz bir oyuncu ve Fransiz. Gelecegi dusunmeden yasayan ama cok kendine yakin bir kiz. Babasinin boslugunu kizla doldurmaya calisiyor. Kiz aldigi yukun farkinda ve hazir olmadigini dusunuyor. Bunu oglanla paylastiginda nereden cikariyorsun cevabi yerine "Bunu kaldiramayacaksan ayrilalim" cevabini aliyor. Tamam ayrilalim lafini bile bitiremiyor kiz, "Ben bitirmeye hazir degilim" diyebiliyor sadece. Ama ne zaman ki ayni eve tasiniyorlar, bir terslik oldugunu goruyorlar. Tersligi asamayan yine oglan tarafi oluyor ve ayriliyorlar. Bu bolumler cok guzel anlatilmis. Kizi bir turlu aklindan atamayan oglan bu kez sevdiginin pesinden gitmeye karar veriyor ve ilk aradiginda hemen soruyor kiz: "Neden hep terk ediyorsun?"... Oglan kendini hakli cikartmaya ugrasmiyor bile: "Ayrilicagimiza ve bunu yurumeyecegine olan inancim bitirdi bizi, bitmeyecekse de ben bitirmek icin ugrastim resmen"... 
Sonrasi size birakilmis, ben mutlu bitirdim tum hikayeyi kafamda. Yurutebileceklerine inandim, her ikisi de sakin ve kendi halindeki iki karakteri nedense cok uyusturdum. Sanki mutlulugun birbirlerinden gececegini dusundum. Sanki oglan babasini boslugunu, annesinin baska bir boyuta olan yolculugunu, kiz da baba sorunlarini asabilecekmis gibi kurguladim kafamda. Isin tuhafi sanirim ilk kez bu filmde bu beni hic rahatsiz etmedi. Karakterler o kadar hos kurgulanmis ki nereye koysaniz oluyor.
Filmin fotograf kareleriyle anlatim tarzi, atlamalari, zamanda ileri geri halleri, oglanin cizimleri ve ignelemeleri, grafiti farkindalik eylemi, babasinin aktivistligi, oglanin cizgili kazaklari, hem babanin hem de oglanin asklari, askin genel duygusu hepsi cok cok hos olmus. Su gibi akip gidiyor film. Baslangiclarini cok guzel yapan bir gup guzel insan sizi de mutlu ediyor ve belki de umutlandiriyor ayni anda... Cok gergin bir film bekliyordum belki de, oysa film son derece umutlu... Kopegin hakkini da teslim ederek bitirelim: "150 kelime kadar insan dili konusabiliyorum ama anlamlarini bilmiyorum".

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder