-Nazan bana kızmasın-
Çokça garip bir film... Bir kere bazı sahneleri inanılmaz Amerikan özentisi... Karizma yapayım derken fena halde ağır kalmış bir Mehmet Ali Nuroğlu, ki kendisine çeşitli sebeplerden saygımız büyük. Her an gözlerini kırpıştırarak şirinliğiyle filmde yer alan bir İpek Değer. Ama film ne şirin olabilmiş ne de cool.
Büyük umutlarla izlemiş olmaktan olabilir, hani iki oyuncusunu da severim neticede, ama filmde bi'şeyler eksik kalmış sanki. Böyle birşeyler demek istemiş de diyememiş, sevgiyle anlaşalım demiş de anlaşılamamış, ya da bir House modeli kendini sevmeyen herkesi kendinden uzaklaştırmaya çalışan bir tip yaratyım demiş de tam o da olmamış gibi.
Çok iyi anlaşan iki kardeş var. Hatta iki tarafta da çok iyi anlaşan iki kardeş var. Kızımız bir neşe küpü. Hayatta bir sürü derdini kimi zaman çocukça masallarla, kimi zaman çokotüple, kimi zaman da gülümsemeler ve göz kırpıştırmalarla çözüyor. Bir gün esas oğlan -dınınınııı- ile karşılaşıp şıp diye kalakalıyor.
Esas oğlanımız ise hayattan yana daha doğrusu kendinden yana çok dertli. Geçmişinde kardeşini kaybetmenin acısını kendini ve çevresini mutsuz ederek çıkartmaya çalışıyor. Hatta artık öyle bir noktaya gelmiş ki gerçekten de hiçbir şeyden zevk alamıyor, sinir yüzünden sevişirken bile kendine nefretle bakıyor.
İşte bu ikili bir otobs yolunda karşılaşıp türlü dertlerini o yolda bırakmaya ve değişmeye çalışıyorlar. Kızın en derin anı ağlayamamasından öte gelen sinir hali. Oğlan zaten komple depresif.
Konu da sanki bu ikili birbirini kurtarabilir mi, bu neşe dolu ama aslında kendi içinde derin olan kız bu oğlanı kurtarabilir mi, hatta bu oğlan kurtarılmaya razı gelir mi çevresinde dolanıyor.Çok mu kötü, kesinlikle değil... Ama deseler ki al sana 10 TL gel şu filmi bir daha izle, yok ben sana 20 TL vereyeyim, sen gel onu izleyeceğine daha iyi bir Türk filmi izle derim.
Çokça garip bir film... Bir kere bazı sahneleri inanılmaz Amerikan özentisi... Karizma yapayım derken fena halde ağır kalmış bir Mehmet Ali Nuroğlu, ki kendisine çeşitli sebeplerden saygımız büyük. Her an gözlerini kırpıştırarak şirinliğiyle filmde yer alan bir İpek Değer. Ama film ne şirin olabilmiş ne de cool.
Büyük umutlarla izlemiş olmaktan olabilir, hani iki oyuncusunu da severim neticede, ama filmde bi'şeyler eksik kalmış sanki. Böyle birşeyler demek istemiş de diyememiş, sevgiyle anlaşalım demiş de anlaşılamamış, ya da bir House modeli kendini sevmeyen herkesi kendinden uzaklaştırmaya çalışan bir tip yaratyım demiş de tam o da olmamış gibi.
Çok iyi anlaşan iki kardeş var. Hatta iki tarafta da çok iyi anlaşan iki kardeş var. Kızımız bir neşe küpü. Hayatta bir sürü derdini kimi zaman çocukça masallarla, kimi zaman çokotüple, kimi zaman da gülümsemeler ve göz kırpıştırmalarla çözüyor. Bir gün esas oğlan -dınınınııı- ile karşılaşıp şıp diye kalakalıyor.
Esas oğlanımız ise hayattan yana daha doğrusu kendinden yana çok dertli. Geçmişinde kardeşini kaybetmenin acısını kendini ve çevresini mutsuz ederek çıkartmaya çalışıyor. Hatta artık öyle bir noktaya gelmiş ki gerçekten de hiçbir şeyden zevk alamıyor, sinir yüzünden sevişirken bile kendine nefretle bakıyor.
İşte bu ikili bir otobs yolunda karşılaşıp türlü dertlerini o yolda bırakmaya ve değişmeye çalışıyorlar. Kızın en derin anı ağlayamamasından öte gelen sinir hali. Oğlan zaten komple depresif.
Konu da sanki bu ikili birbirini kurtarabilir mi, bu neşe dolu ama aslında kendi içinde derin olan kız bu oğlanı kurtarabilir mi, hatta bu oğlan kurtarılmaya razı gelir mi çevresinde dolanıyor.Çok mu kötü, kesinlikle değil... Ama deseler ki al sana 10 TL gel şu filmi bir daha izle, yok ben sana 20 TL vereyeyim, sen gel onu izleyeceğine daha iyi bir Türk filmi izle derim.
aslında benden daha olumlu bakmışsın:) uçakta tekrar bi izleyeyim demiştim de, 10 dakka bile dayanamamıştım. mehmet ali nuroğlu'nun notunu çok erken vermişim ya.. (ya da çemberimde gül oya'nın etkisini üzerimden atamamışım). oyunculuk ve yer aldığı filmler/diziler açısından koca bi hayal kırıklığı oldu adam.
YanıtlaSil