Yazmadığım zamanlarda çok film izledim ama izlediğimde yazmadan duramadığım bir filme uzun zamandır ilk defa denk geliyorum. Once, düşük bütçeli, prodüksiyonu zahmetsiz, oyuncuları müzisyen, müzikten ibaret bir film. Zor koşullarda yaşayan, müzik sayesinde bir araya gelen iki farklı insanın bir haftalık öyküsü hepi topu. Kadın sokakta gitarıyla şarkı çalan bir adamın müziklerini çok beğenir. Adam kadınla biraz vakit geçirince onun da müzisyen olduğunu öğrenir. Kadın ve adam arkadaş olurlar, birlikte bir grup toplayarak albüm kaydederler.
Nedir bunca insanın beğendiği bu filmde? Benim için cevap: saf duygu. Esas yük müzikte desem, herkese hitap etmeyecek, bana bile duygusal olarak ağır gelen, yine de söz yok -sağlam yapılı müzikler. Tek neden bu olamaz. Filmin belgesel tarzı amatör havası, iddiasız, samimi karakterleri başrolü müzik tutkusuna veriyor. Bir sanat dalına kendini kaptıranların çok iyi tanıyabileceği bir duygu bu. Karakterlerin birbirine olan inancı, her şeyin güzel olacağına dair etraflarında bir hare yaratıyor. -spolier- Bu ilişki bir aşka dönüşemiyor ama çok güzel şeyler yaratıyor. -spoiler-Arka planda 100 dansçının hoplayıp zıpladığı müzikallerin yeri apayrı (ve kimi zaman çok güzel) ama bu filmi bir müzikal olarak değerlendirmek hoşuma gidiyor. Basitlik ve saflığın bambaşka koşullarda üretilip profesyonellik ve şatafatı kendi sahnesinde yendiğini düşünüyorum. Nitekim filmin sahnelenmiş gerçek bir müzikal versiyonu var.
Filmin en tatlı sahnesi kadınla adamın bankaya kredi için gidip, bir müzik heveslisinden onay almaları olsa gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder