Daha önce bu blogda The Hurt Locker için Bıçkın'ın yazdıklarına yüzde yüz katılıyorum. Bir kadın yönetmenden beklediğim milliyet, din, ırk gözetmeden insana aynı hassasiyetle yaklaşabilmesi. Susanne Bier, Agnes Varda, Mira Nair, Margarethe von Trotta, Catherine Breillat gibi kadın yönetmenlerin filmleri genelde insan ölçeğinde dramalar, hatta çoğunun muhalif bir politik duruşu var. Bigelow onlardan çok farklı, onun filmlerini bir erkek mi yoksa kadın mı çekti anlamak imkansız. Bir kadından otomatik olarak erkeklerin egemen olduğu sinema dünyasında kadınları ifade etmesi bekleniyor, ama bu yaklaşım da kadınları azınlıkta olmaktan çıkaramıyor. Bigelow'un milliyetçiliğinden, maçoluğundan hazzetmesem de erkek egemen Hollywood'da büyük bütçeli ana akım filmler çekiyor olması hoşuma gidiyor. Ancak bana Bigelow'u sevdiren bunlar değil, geçmişte çektiği B sınıfı aksiyon filmleri, bunların da şüphesiz en iyisi olan Strange Days.
Strange Days 2000 yılbaşı gecesi artık bir korku şehri olan Los Angeles'da geçiyor. Lenny eski bir polistir, hükümet için geliştirilen ama karaborsaya düşen bir teknoloji ürünü için yazılım satıcılığı yapmaktadır. Bu teknoloji insanların yaşadıklarını birebir kaydedip kullacının bu deneyimleri tüm hissiyatıyla yaşamasını sağlamaktadır. Ancak insanların ilgisi masum deneyimlerden çok porno ve suçla ilgili deneyimlere doğru kaymıştır. Polis devletinin yarattığı baskı, artan suç oranı, insanların yaşadığı korku, güvensizlik ve etraf gerçek suçla doluyken sanal deneyimlere olan açlık filmin karanlık atmosferini oluşturmaktadır.
Ralph Fiennes'in oynadığı yavşak, ağzı iyi laf yapan satıcı Lenny karakteri Los Angeles gibi dibe doğru çekilmektedir. Lenny şimdi bir müzik yapımcısıyla beraber olan eski sevgilisi Faith'e takıntılıdır. Ancak Lenny'nin koruyucu bir meleği vardır, o da filmin tek aklı başında ama bir o kadar da sert karakteri Mace'tir. Filmin bir alt seviyede devam eden hikayesini bu aşk üçgeni oluşturuyor. Lenny eski günlerine geri dönme peşindeyken bir anda kendisini Mace ile gerçekleri ortaya çıkarma - ve kendini kurtarma - savaşı içerisinde buluyor.
Strange Days politik dokunuşları olan, yaşanan korkuyu ve ortaya çıkan isyanı çok güzel anlatan ama çok da derinlere girmeyen bir film. Senaryo ve karakterler açısından ana akım sinemaya özgü birçok zaaf barındırıyor olmasına rağmen bir film olmaktan öte kendisini çok ciddiye almadığı, dolu dolu bir aksiyon izlettiği ve etkileyici bir atmosfer yarattığı için kesinlikle izlemeye değer.
Strange Days politik dokunuşları olan, yaşanan korkuyu ve ortaya çıkan isyanı çok güzel anlatan ama çok da derinlere girmeyen bir film. Senaryo ve karakterler açısından ana akım sinemaya özgü birçok zaaf barındırıyor olmasına rağmen bir film olmaktan öte kendisini çok ciddiye almadığı, dolu dolu bir aksiyon izlettiği ve etkileyici bir atmosfer yarattığı için kesinlikle izlemeye değer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder