Bu filmin içinden müzik geçmiyor aslında, film müzikle bütünleşik olarak ilerliyor. Hatta bu serinin baş köşesine oturacak kadar önemli bir rolü var müziğin. Adını bir Grateful Dead şarkısından alıp üstüne bir de bir babanın oğluna müzikle yaklaşarak iyileştirmeye çalışmasının başka bir yeri olabilir miydi zaten?
Tam da yeni keşiflere yelken açmışken bulduğum diyemeyeceğim ama tam anlamıyla beni bulan bir Grateful Dead güzellemesi. Buldu diyorum çünkü alakasız bir anda duyduğum bir tınıyla kapıldım bu gruba, yine bi'şeyler izlerken elbette. Sonra başka bir filmde karşıma çıktı, şimdi de burada. Ne de iyi etti...
Tam da yeni keşiflere yelken açmışken bulduğum diyemeyeceğim ama tam anlamıyla beni bulan bir Grateful Dead güzellemesi. Buldu diyorum çünkü alakasız bir anda duyduğum bir tınıyla kapıldım bu gruba, yine bi'şeyler izlerken elbette. Sonra başka bir filmde karşıma çıktı, şimdi de burada. Ne de iyi etti...
Filmin konusu şarkıları kadar güzel. Yaşın kemale erdiği bir çift bir telefon alıyorlar ve biricik oğullarını hastanede kimseyi tanımaz halde buluyorlar. Tümör tüm beynini sarmış ve acil alınması lazım, oğlan zaten buna karar verecek durumda değil. Ameliyat başarıyla sonlanıyor ancak oğlanın hafızası bir noktada durmuş durumda, kendini 20 yıl öncesinde sanıyor, yeni hiç bir bilgi hafızaya yazılmıyor. Sokakta yaşadığını görüntüsünden tahmin ettiğimiz oğlanın dünyaya ilk tepki verişi döneme ait olamayan bir şarkıyla oluyor: Fransa milli marşı... Sır perdesinin aralanması bir profesyonel yardımıyla oluyor. O profesyoneli bulmak ise babanın başarısı...
Acaba müzik bizim oğlanı iyi edebilir mi arayışına giriyor aile. Bunu da körlemesine yapmıyorlar aslında, oğlan çocukluğundan itibaren müzikle hep içiçe olmuş, hatta bir çok film karakterini kıskandıracak derecede de ailesinden destek görmüş bu konuda. Baba da tam bir müzik hastası, ve oğluyla aralarında geliştirdikleri "Bu şarkıyı ilk kez ne zaman duydum biliyor musun?" denen de bir oyunları var. Müziğe öyle gönülden bağlılar ki sevdikleri bir şarkıyı duydukları anda ilk duyduklarındaki anı hatırlayıp aynı heyecanla dinleyebiliyorlar. (Kişisel Not: Bu durum benim için filmler olurdu sanırım...)
Bu oyundan yola çıkarak oğlana çeşitli şarkılar dinletmeye başlıyorlar, oğlan tepki vermeye başladıkça dilleniyor, dillendikçe hikayeyi öğreniyoruz. Hikayelerin çoğunu babanın gözünden gördükten sonra oğlan kendi hafızasından eklemeler yapıyor, aslında nasıl boyut değiştirdiğine ama ikisinin de her yaptıklarını sevgi için yaptıklarına öyle güzel tanık oluyoruz ki...
Bir babanın kelimenin tam anlamıyla canından çok sevdiği oğlunu geri kazanmak için neler yapabileceğini yarı sulugöz yarı da bir sırıtma eşliğinde, bir nevi Mona Lisa gibi izliyoruz. Müziğinden dahi vazgeçebilen bu babaya saygı duymamak elde değil, ki zaten film oğlanla baba arasında taraf tutmayarak daha da güzelleşiyor. Oğlan da baba da yaptıkları her hata safça karşılarına geldiğinde o kadar başarılı tepkiler veriyorlar ki sanki rol yapmıyorlarmış, ve hatta hastane de bizim karşı komşunun salonuymuş gibi bir hisse kapılıyorsunuz.
Oğlanın evi terk edişinin üstünden geçen 20 yılı hatırlamıyor oluşuna rağmen filmin bizi kurguya zorlamaması takdir edilesi... O dönemde ne gibi bir hayat sürdüğünü de bir noktadan sonra merak etmiyorsunuz zaten, sadece o noktaya gelene kadar olanlar mühim oluyor. Bir de oğlanın ne aradığını bilmediği anlar var ki o kısmı sadece izlemek lazım.
Müzikleri tam da o dönemi yansıtır cinsten... Beatles, Bob Dylan, Rolling Stones, aklınıza gelecek tüm dönem güzellemeleri. Grateful Dead'e ise saygı duruşu. İşin en güzel yanı ise kolayına kaçıp bize bildiğimiz şarkıları dinlettirmemeleri, özene bezene saklı raflardaki şarkıları bulup bize kimi zaman şarkının kimi zaman da oğlan ve babasının hikayeleriyle sunmaları.
Müzikleri tam da o dönemi yansıtır cinsten... Beatles, Bob Dylan, Rolling Stones, aklınıza gelecek tüm dönem güzellemeleri. Grateful Dead'e ise saygı duruşu. İşin en güzel yanı ise kolayına kaçıp bize bildiğimiz şarkıları dinlettirmemeleri, özene bezene saklı raflardaki şarkıları bulup bize kimi zaman şarkının kimi zaman da oğlan ve babasının hikayeleriyle sunmaları.
Kısacası bir sevgi filmi bu... Anlattığı dönemi seven, konusu geçen baba ve oğulu seven, müziklere ise aşık bir film... Babanın oğlunu sevmesi, oğlanın da babasını aynı derecede sevmesiyle sımsıcak bir film... Dram diyenler çıkacaktır karşınıza, hiç inanmayın, sıcacık bir film olduğu garanti.
Teşekkürler açıklamalarınız için.Grateful dead gibi o dönemin müzisyen ve gruplarını bu film sayesinde tanıdım.
YanıtlaSilMüzikle filmin içiçe olduğu bu film gerçekten çok hoşuma gitti.Her duygudan kareler görmek mümkün.Güzel film.Tavsiye ediyorum izlemeyenler için...