2 Ağustos 2009 Pazar

He's Just Not That Into You

Filmi Türkçe'ye "Erkekler Ne Söyler, Kadınlar Ne Anlar?" diye çevirmişler ki, "Aslında Senden O Kadar Da Çok Hoşlanmıyor"dan çok daha güzel oturmuş. Tabii film hakkında biraz fazla ipucu veren bir ad olmuş, ama kesinlikle çok daha başarılı.

Film genel olarak bir kadın filmi. Hatta öğretici bir film. Bittiğinde yazan kişilerin hangi cinsiyetten olduğuna dair tahminde bulunmak çok zordu. Öylesine erkek gelen bir filmin bir anda dişileşmesi şaşırtıcıydı, ve yazarların adını görene dek sürdü bu şaşkınlık. Bir erkek ve bir kadından çıkan hikaye başka bir erkek ve bir kadın tarafından senaryolaştırılmış. İşte tam da bu havada zaten film. Erkeklerin bakış açısını kadınlar tarafından gördükten sonra kadınların bakış açılarını gören erkeklere geçiveriyoruz. Ama bunu tatsız bir şekilde yapmıyorlar.
Genel konusu olarak bir sürü kadın ve erkek bir şekilde ortak tanıdıklar vasıtasıyla ilişki içindeler. Kendi özel hayatlarındaki ilişkilerinin başarı ya da başarısızlığını izliyoruz.

Filmin en sevdiğim iki hikayesinden biri Beth-Neil ilişkisi. 7 yıldır birarada olan ama evlenemeyen bir çifti oynuyorlar. Kadın evlenmek istediğini belirtemiyor çünkü adam evliliğe inanılmaz derecede karşı. Ama kadın bir noktada evlenmek istediğini dile getirince ilişki son buluyor. İşte esas güzellik bundan sonra başlıyor. Evli çiftleri izleyen kadın onların mutsuzluğunu görüyor. Sevgilisinin ona yaptığı jestleri fark edip evlenmekten vazgeçiyor. Tam bu noktada erkeklerin evlenmeme sebeplerinin kaçırdıkları kadınlar olduğunu fark eden adam ise 7 yıl içinde zaten bir başkasına hiç bakmadığını fark edip evlenmekten kaçmanın bir anlamı olmadığını görüyor. Sonu bir kadın fantezisi elbette, ama gelişimi çok naif. Kadın Jennifer Aniston, adam ise Ben Affleck (-ah bi de rol yapabilse-).

Bir diğer hikaye ise denemekten hiç vazgeçmeyen Gigi. Başlı başına hikayenin tamamı Gigi aslında. Kendinden hoşlanılmadığını dahi anlayamayacak kadar iyi niyetli. Çıktığı her erkeğin rüyalarının beyaz atlı prensi olduğu yanılgısında. Onun ayaklarını yere bastırmaya çalışan ise yine bir erkeğin peşindeyken tanıştığı ve kendisinden hoşlandığına emin olduğu Alex. Alex'in ise bu duygularla -belli bir noktaya kadar- hiç alaksı yok. O ana kadar nafi ve sakin olarak betimlenen Gigi'nin patladığı tek insanın Alex olması ise hikayenin kırılma noktası oluyor. Gigi karakterini hiç değiştirmeden yoluna devam ederken, Alex yerden yukarılara doğru yol alıyor. Hikayenin en can alıcı belki de kadınlar için öğretici olan konuşmaları bu ikili arasında geçiyor. Kadınların tipik nevrotik davranışlarını sergileyen Gigi'ye karşı Alex tam bir erkek bakış açısında. "Sana şunu diyorsa altında anlam arama işte, erkekler düz bakar" geyiğinin bir numaralı temsilcisi. Onun ayaklarının yere fazlaca sağlam bastığının kanıtı ise yine Gigi. Her türlü kırılmaya, aranmamaya ve istenmemeye rağmen akıllı bir kız olan Gigi denemekten vazgeçmeyerek kazanıyor. Gigi rolünde Ginnifer Goodwin, Alex rolünde ise Justin Long hikayeyi çok hoş bir oyunla veriyorlar, ve akıcılık bir noktada onlara teslim edilmiş durumda. Şahis kanaatimce de iyi ki de onlara teslim edilmişi Yüzlerine diğerleri kadar aşina olmadığımız bu ikili hikayeyi çok gerçekçi götürüyorlar, ve biz kadınları mutlu edecek olan hikaye de onlarda zaten.

Bunlar dışındaki hikayeler de sevimliden ziyade öğretici. Ama filmin ahlaki yaklaşımı biraz da sinir bozucu. Filmin başında sadece bir evli çiftimiz var, ve erkek aslında evlenmek istememiş. Karısını aldatıyor, ve karısının bir süre için evliliğini kurtarmak için yaptıklarını izliyoruz. Bu arada aldatılan kadın da Jennifer Connoly yani, az buz bir kadın da değil. Adamın aldattığı kadının da Scarlett Johansson olduğunu düşünürsek Bradley Cooper'ın şanslı bir adam olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu şans filmin sonuna kadar sürüyor, sonunda elinde patlıyor. Daha da fenası kötü şeylerin sadece aldatan kişilerin başına geliyor olması.

Kısacası filmin genel havası "denemekten vazgeçmeyen kazanır, elindekilerin değerini bilmeyen kaybeder bu hayatta". Bu bakışa gelene kadar güzel ilerleyen film bir anda bu fazla ahlaki bakış açısına bürünmese belki çok daha sürprizli bitebilirdi, ama ahlaka erene kadar getirdiği eğlence hali de yetti.

Sağından solundan ünlü çıkıyor filmin, ama dikkat dağıtıcı şekilde yapmamışlar neyse ki. Her karaktere belli bir hikaye vermişler, hikayesini sevsek de zayıf bulsak da en azından hikayelerinin olması hoş olmuş. Netice itibariyle iyi bir kadın filmi çıkmış, erkeklerin kadın bakış açılarını biraz olsun anlamalarıyla son bulması ise tam bir kadın fantezisi olmuş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder