Daha ilk sahnede bisikleti çalındığı için sürüş dersleri almaya başlıyor. Bu arada bundan dolayı üzüntü duymuyor, bunu da belirtelim, sadece o güzelinden ayrıldığı için üzülüyor, yersiz sinire yeri yok. Direksiyon hocası -Scott- ise kendisinin tam tersi, hatta fimin temposunun en hızlı gittiği anlar arabanın içinde geçiyor, ırkçı, korkak, ziyadesiyle asabi, hiç gülmeyen, asosyal, sinirlenince kızaran ki hemen her şeye sinirlendiği için mütemadiyen kırmızı olan, son derece ezik bir adam. Adamı kabuğundan çıkarmaya çalışan Poppy, bunu zaman zaman adamı zorlayarak yapıyor, doğrudan damarına basıyor, bazen de ona son derece duygusal bir soru soruyor. Anaokulu öğretmeni olduğu için o çocuklardan öğrendiği bazı durumları Scott'a, Scott'tan öğrendiklerini ise çocuklara uyguluyor.Hayata karşı o kadar ilgili ki, tek bir çocuğun Scott'a dönüşmemesi için ne gerekiyorsa yapıyor. Dünya'yı gezdiği için türlü sorunu biliyor, bunlara gülerek cevap vermesi ise hem bir koruma kalkanı hem de bir tercih, bunu bilinçsiz yapmıyor. Mutsuzlukla bir şeyin elde edilemeyeceğini görmüş, mutlulukla daha kolay çözüme ulaşacağına inanıyor.
Ev arkadaşı 10 yıllık, inanılmaz bir bağ var aralarında. Üvey kardeşi ile karşılıklı olarak üveyliği kaldırmışlar, onlar basbayağı kardeş... Bilindik ve normal sınırlar içinde yaşamayı seçen diğer kız kardeş Poppy'ye bir sürü söz de sayıp dökse de Poppy esas mutlu olanın kendisi olduğunu bildiği için kardeşini bozmuyor bile, evet deyip geçiyor. Bu kadar da olgun...
Filmin ilk 10-15 dakikası biraz zorlayıcı, devamlı gülen bir karaktere alışmak zaman alıyor neticede, her türlü bozukluğu görmezden gelmemeye çalışan bir tip hiç de yakın gelmiyor, kafasını çevirmeden her soruna çözüm arayarak ya da en azından destek olmayı umut ederek balıklama atladığı için önce bir uyuz oluyoruz, sonra bunu bilinçli yaptığını görünce karaktere resmen aşık oluyoruz. Bütün o çılgın deli dolu ruhuna rağmen ben hayatımda en az bir Poppy olsun isterdim mesela.
Kendi üzüntülerini daha büyük üzüntüler yaşayan insanların yanına giderek çözümleyecek kadar da gerçekçi, bir de son derece korkusuz, öyle saf temiz ve iyi yürekli bir polyanna değil, her türlü gerçekliğin farkında bir umut düşkünü.
Kendi adıma böylesi bir karakterin olabileceğini düşünmek bile bana heyecan veriyor, hele ki her kötü bir anda izlenecek böylesi bir filmin olması da bir o kadar mutlu edici.
Bu arada Sally Hawkins gerçekten bu filmde harika. "Rolünüz nasıldı?" dediklerinde "Devamlı gülen birini oynamak hakikaten zordu" demiş, ama o filmde "oynamıyor" ki, biz her umudu, her düşünceyi, her üzüntüyü ve her şaşkınlığı onun gözlerinde ve mimiklerinde görüyoruz ve gerçek olduğunu düşünüyoruz.
Son olarak bu bal tadındaki filmden gelsin:
Poppy: Sen satanist misin?
Scott: Tam tersi..
Poppy: Papa'sın yani, ehhehe
Scott: O ikisi aynı.
Ev arkadaşı 10 yıllık, inanılmaz bir bağ var aralarında. Üvey kardeşi ile karşılıklı olarak üveyliği kaldırmışlar, onlar basbayağı kardeş... Bilindik ve normal sınırlar içinde yaşamayı seçen diğer kız kardeş Poppy'ye bir sürü söz de sayıp dökse de Poppy esas mutlu olanın kendisi olduğunu bildiği için kardeşini bozmuyor bile, evet deyip geçiyor. Bu kadar da olgun...
Filmin ilk 10-15 dakikası biraz zorlayıcı, devamlı gülen bir karaktere alışmak zaman alıyor neticede, her türlü bozukluğu görmezden gelmemeye çalışan bir tip hiç de yakın gelmiyor, kafasını çevirmeden her soruna çözüm arayarak ya da en azından destek olmayı umut ederek balıklama atladığı için önce bir uyuz oluyoruz, sonra bunu bilinçli yaptığını görünce karaktere resmen aşık oluyoruz. Bütün o çılgın deli dolu ruhuna rağmen ben hayatımda en az bir Poppy olsun isterdim mesela.
Kendi üzüntülerini daha büyük üzüntüler yaşayan insanların yanına giderek çözümleyecek kadar da gerçekçi, bir de son derece korkusuz, öyle saf temiz ve iyi yürekli bir polyanna değil, her türlü gerçekliğin farkında bir umut düşkünü.
Kendi adıma böylesi bir karakterin olabileceğini düşünmek bile bana heyecan veriyor, hele ki her kötü bir anda izlenecek böylesi bir filmin olması da bir o kadar mutlu edici.
Bu arada Sally Hawkins gerçekten bu filmde harika. "Rolünüz nasıldı?" dediklerinde "Devamlı gülen birini oynamak hakikaten zordu" demiş, ama o filmde "oynamıyor" ki, biz her umudu, her düşünceyi, her üzüntüyü ve her şaşkınlığı onun gözlerinde ve mimiklerinde görüyoruz ve gerçek olduğunu düşünüyoruz.
Son olarak bu bal tadındaki filmden gelsin:
Poppy: Sen satanist misin?
Scott: Tam tersi..
Poppy: Papa'sın yani, ehhehe
Scott: O ikisi aynı.
bu karakter sinema tarihin en şahanesi değilse ben neyoluyim.
YanıtlaSil...neyoluyim?
mutlulukla ilgili izlediğim en güzel, (en şahsıma hakaret tadında) filmdi yav.
al benden de o kadar...
YanıtlaSilhayata bu kadın gibi bakabilmek için ne yapmak lazım ki acaba?
Poppy karakterini derinlemesine incelemişsin. Ama Scott karakterine haksızlık etmişsin biraz. Bir empati kurma uğraşına girmediğimiz zaman senin anlattığın bir ucube olacaktır elbette ama Poppy karakterinin yaşam görüşünü anlamaya çalışmayınca da Poppy senin dediğin kadar derin olmayan belki de hayattan kaçan biri olarak yorumlanabilir.
YanıtlaSilScott'a bakışında bir empati sorunu yok mu?
Kusura bakma ama örneğin Donnie Darko'daki hayatı salt iyi ve kötü olarak gören kişisel gelişimci görünen sonrasında ne mal olduğunu anladığımız bir fırsatçının takipçisi bir kadın öğretmen vardı izlediysen hatırlarsın. Ondaki yapı oldukça sinir bozucuydu anlaşılacak bir yönü yoktu çünkü gerçek değildi veya aptallığı bir seçim olarak görüp onun üstüne kendine basit kalıp yaftalar oluşturacak kadar iğrenç bir karakterdi.
Şimdi Poppy karakterinin masumiyetini sorgulayalım istersen biraz. Poppy bir karakterdir ama başkalarına karışan Scott'tan farkı karakterinin getirdiği üslup farkıdır. Kütüphanecinin onu yadırgadığını düşünür ve yadırgar. Mutluluğun en önemli şey olduğunu düşündüğündendir belki.Olgunluk konusunda ise 30 yaşındaki bir kadından beklenen bir olgunluğa sahiptir elbette. Derinine indiğimiz zaman da Scott'un o yaşa kadar neler yaşadığını bilemeyiz. Dediğin gibi Scott'tan da öğreneceği bir şeyler var Poppy'nin Scott'un baskısının bir benzerini Poppy de kendi gibi olmasını beklediği için vermiyor mu Scott'a.
Dikkat. Scott'ın biriktirdiklerini kaldırabilecek kadar olgun bir karakter değil bir kere Poppy. Bu bir karakter meselesi. Poppy bazı şeyler üzerine kafa yormanın hiçbir anlam ifade etmeyeceğini düşünüyorsa o zaman onun olgunluğundan bahsedemeyiz. Çünkü hayat o denli basit değildir. Olayları, insanları kırmama yolunda mutluluğuyla bastırılmış duyguları ortaya çıkarmasındaki pay da karşılıklı.
Burda kimse şiddet, taciz, başkasının hayatına karışma yanlısı değil tabi ki. Ama sorunu 10larca yafta kullanarak tek bir karaktere ve onun dünyamızdaki yansımalarına bağlarsan kendini kandırmanın güzel bir yolunu bulmuşsun derim. Ne diyim yolun açık olsun.
Poppy mutludur. Nefretin çözüm olmadığını bilir. Ama olgun olabilmek için bazı önemli şeyleri yok saymak zorundadır.
Scott mutsuzdur. Neden mutlu olmadığıyla hatta kendiyle bile ilgilenmez. İnsanların egoistliğini görür kendiyle yüzleşmediğinin farkında bile değildir aslında. Bazı şeyleri sessiz kalamaz. İçinde biriktirir ve patlar.
Kimse melek değil, kimse şeytan değil.
Poppy'nin değiştiremeyeceği şeyleri düşünmemesi bir olgunluk değildir.Dediğim gibi yok sayabilmek veya sayamamak bunun ikisinin de günahı yok. Karşılaştığı deliyi, flamenko hocasını, annesinin erkek arkadaşı tarafından dövülen çocuğu hatırladığını ne zaman gördük mesela? Kendi yaşadığı şokun etkisiydi onu düşüncelere daldıran.
YanıtlaSilİyi-kötü olayına girmek irrite edici. Empati kurmak lazım biraz.
Poppy dünyanın en iyi karakteri demiyorum zaten, sadece en olumlusu. Bu onu iyi yapmıyor elbette ama en azından iyi olmak için devamlı gayrette olan birisi yapıyor ki çekiciliği de tamburada, çevremizde görebileceğimiz bir karakter olmayışında. O yüzden belki de ben çok seviyorum Poppy'yi. Denemekten vazgeçmeyen bir yapısı var, hep bir uğraşısı var.
YanıtlaSilKişilerin hayatlarına kişiler izin verdiğince karışıyor bence. Mesela illa ki dur diyorsa karşısındaki, ya da bir kapanış içine giriyorsa onu rencide etme peşinde değil, hayatının akışına bırakıyor. Ama değiştirebileceğini düşündüğü -kendince- yanlışları görmezden gelemeyecek ve düzeltmeye çalışacak kadar hayatın farkında. Zaten onu güzel yapan da bu yaklaşımı, değiştiremeyeceğini düşünse bile bir denemekten zarar gelmeyeceğine inananlardan.
Scott için kötü bir karakter demedim hiç farkındaysan, ucube de değil, sadece uçlarda bir örnek, hatta yer yer karikatürize. Kendi kabuğunda yaşamayı seçen bir karakter ve Poppy onu açmak için var gücüyle çalışıyor. Onun alanına tecavüz ediyor belki zaman zaman ama onun öyle gerektiği için olduğunu düşündüğünden yapıyor bence, art niyetsiz ve iyi niyetle.
Scott neticede hayattan bir beklentisi olmayan da biri, biraz olsun umudu olsun diye uğraşıyordu bence Poppy, ama umudun yönünde bir sıkıntı oldu. Bu Poppy'yi kötü bir karakter yapar mı? =)