23 Ekim 2010 Cumartesi

İçinden Müzik Geçen Filmler No.1: I Am Sam

Bıkkınla ortak bir seri yapalım dedik ve içinden müzik geçen ama tam anlamıyla müzikal sayılmayan filmleri irdeleyelim diye bir karara vardık. Sanırım ikimizin müzik zevklerindeki uyum/fark filmlerde işlemiyor ve hemen hemen aynı müzikli filmleri seviyoruz. Söz üstüne söz olayını da -umuyorum- bu seride devam ettirme ihtimalimiz de yüksek.

Beatles ile aramız uzun zamandır iyi, o yüzden ilk film olarak kendi adıma I Am Sam'e yazmaktan geri durmayacağım gibi. Sean Penn'in kimilerine göre abartılı oyunuyla süslü bu filmin ufak kızdan ve Sean Penn'den sonraki, hatta belki de önceki, başrolü Beatles şarkılarına ait.
Zeka yaşı oldukça düşük, hayatını iyi bir baba olmaya adamış bir adamın kızıyla ilişkisi üzerine bir filmden söz ediyoruz. Babanın hayatta tutunduğu dalı kızı, onu kaybetmemek uğruna verdiği mücadele filmin ana teması. Ama kızından bile önce var olan tutkusu Beatles şarkıları. Çocuğunun ismini bile şarkılardan seçiyor. Sanki o şarkılarla arasında bizim tam olarak göremediğimiz ama hissettiğimiz bir bağ var. Her durum ve şarta uygun bir şarkı bulurken, desteğini de yine sözlerden yahut melodilerden alıyor adam. Ama film müzikal olmaktan çok uzak.

Filmi "içinden müzik geçen filmler" kategorisinin baş köşesine oturmasına sebep belki de bu şarkıların ön plana çıkmaksızın filme ve karakterlere verdiği destek. Tamamen müziklere abanmak yerine alt metinden akan müzik ve sözler karakterlere daha bir tutkuyla bağlanma neden sanki. hem de Beatles şarkıları. Bu şarkıların bir insanın hayatına yön verebileceğine inanmak ne kadar uzak bir olguysu benim için. Derin sözleri var elbette ama sanki Beatles benim gözümde daha farklı bir konumdaydı bu filme kadar. Dinlemesi keyifli, sözleri aşk üzerine. Halbuki Sam karakteri için o şarkılar öğretici, kızını yetiştirme yolunu gösteren, hayatının bir tür ışık tutan deniz feneri. Yolunu bulmasını sağlayıcı bir öğe. Kızı için de aynı durum söz konusu. Babasıyla olan derin bağ sanki onun Beatles şarkılarıyla da bir çeşit transını gerçekleştirmiş. Adını aldığı şarkının elmaslarını üzerinde taşıyor sanki çocuk, o pırıltılı zeka Sam'in adını vereceği şarkıyı seçmesini sağlamış sanki: Lucy in the Sky with Diamonds.
Sean Penn'i zaten severim, saygım büyük. Hem muhalifliğine hem çılgınlığına hayranım. Bir de film çekip içine The Beatles sevgisini katınca gözümdeki yeri bambaşka...

1 yorum:

  1. pek yerinde ve güzel bir seçim olmuş başlangıç için. "içinden müzik geçen film" sahiden budur. sean penn, oyunculuğunu en beğendiğim 2-3 aktörden birisidir ama beatles işte, efsane.

    YanıtlaSil