12 Şubat 2009 Perşembe

Aksın gözümün nuru aksın / Bundan böyle kör baksın

Fernando Merielles'in çektiği Blindness benim için travmatik bir film oldu, etkisinden kurtulmak için absürdleşmem, bu dünyadan kopmam lazım. Jose Saramago'nun romanını nasıl okurdum bilemiyorum, en azından o iki saatin ardından dikkatimi başka taraflara yönelterek gevşeyebildim. Film tıpkı Das Experiment gibi birlikte yaşadığımız insanların koşullar değişince nasıl canavarlaşabileceğinin bir örneği. Fantastik bir hastalığı anlatsa bile en temel korkularımıza seslendiği için filmin gerçekçiliği insanı geriyor. Bir şehirde körlük bulaşıcı bir salgın hastalık olarak yayılmaya başlıyor. Acı vermeyen, belirtisi olmayan bir hastalık bu. Tek bildikleri bulaşıcı olduğu, bu yüzden hastalığı kapan insanlar derhal karantinaya alınıyor. Kör olan bir göz doktorunun eşi görebildiği halde karantinaya giriyor ve olanları bir tek o görebiliyor.

Hastalık bana Romero'nun yaşayan ölülerini anımsattı: bir anda zombiler ayaklanıyor ve saldırarak herkesi zombiye çeviriyorlar Sonrası medeniyetin çöküşü ve kaos. Blindness da zombi filmlerine benzer bir olay örgüsünü takip ediyor. Ancak görselliğe tapılan, gözün diğer duyuları ezdiği bir dünyada herkesin kör olması zombilerin dünyayı ele geçirmesinden daha olası, dolayısıyla çok daha korkutucu bir tehdit. Vahşi bir hayvandan toplumsal bir hayvana olan evrimimizde en başa bu kadar hızlı dönebilmek ise inanılmaz. Empatiden nasibini almamış veya en basitinden aç bir insanın zombiden bir farkı yok aslında. Korku filmleri, doğaüstü veya gerçekçi olsun insanın en eski güdülerine seslendiği zaman daha bir sarsıcı oluyorlar.

Filmde itiraz edeceğim sonu da dahil olmak üzere pek çok şey var. Yine de toplu bir körlüğü anlatan ama onları bizim bakış açımızdan değerlendirebilmek için bir tane görebilen insan bırakan bu romanın başarılı bir şekilde kurgulandığını düşünüyorum. En azından böyle bir korkuyu açığa çıkartıp tartışılacak hale getiriyor. Film "beyaz" körlükten yola çıktığı için donuk bir beyazlığın hakim olduğu görüntülere sahip. Ayrıca görüntünün zaman zaman bulanıklaşıp, beyazlaması, sesin baskınlık kazanması çok başarılı. Hala düşündükçe dehşete kapılıyorum.

Hem Julianne Moore ne kadar da çilli. Çilli bom bom bom. Çilli bom.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder