Yönetmeni demiş bu film için fantastik mavra diye, biz de genellememizde bunu kullansak kızmaz herhalde. Yönetmeni dediği için de bu filmden başlayarak bir saygı duruşunda bulunalım.
Filmin konusu gerçekten çok abuk, ama o abukluğu seyretmek ise zevk. Belki seyrettiğiniz en güzel film olmayacaktır, ama bir şekilde aklın bir köşesinde kalacağı garanti.
Hayatı boyunca bir mucize bekleyen Fikri Bey'in başına bir güneş tutulması esnasında mucize gelir, daha doğrusu damdan düşercesine, kafasına dank edercesine, demek sendin bu hayatından memnun olmayan, al bakalım sana mucize dercesine, adama mucize mi yoksa dünyadaki cehennem mi geldi belli olmazcasına.
Film üç bölüm gizemden oluşuyor, birinci gizem adamın başına ne geldiğini anlaması, bunu da bir güzel çıkarına kullanması. İkinci gizem bu mucizenin nasıl vücut bulup değişim geçirdiğini anlaması, vücut bulmak burada mecazi anlamda kullanılmamıştır, dikkat çekerim. Üçüncü gizem ise filmin yarısı boyunca sürüyor, kim bu Hamiyet Hanım? Neden hep o ölüyor, neden hep o öldüğünde bağlantı muhteşemler muhteşemi Bülent Emin Yarar'a oluyor?
Filmde küfür çok, silah gırla, ama bunlar rahatsız etmiyor, hatta Köksal Engür küfür etmeyip ama aslında edenin o olduğunu hayal edince daha da bir komik oluyor. Ha bire birileri birilerini vuruyor ama filmde zerre kadar kan yok! Ha bire birileri bir yerlerden bir yerlere gidiyor ama vasıta kullanmadan! Uçuk kaçık.. Özgü Namal filmin en kara geçen kişisi, ona hiçbir şey olmuyor, zaten neler olup bitiğinin farkında olmayan üç karakterden biri. Diğerleri Hümeyra ve Görkem Yeltan. Görkem Yeltan'ın ilk çıktığı sahne ise filmin kalanı boyunca kafa kurcalayacak cinsten, onun halinin sebebinin Haluk Bilginer olduğunu canlandırmaya çalışıyoruz bütün film boyunca. Bir de hoca var cinlere karışan, her kim canlandırıyorsa onu o anda, muhteşem yapıyor.
Mümkün olduğunca sürprizlerin bozmadan yazmaya çalıştım filmi, mutlaka izlenmeli demiyorum ama keyfi var, en azından film kendini hiç ciddiye almıyor, bir karakterin ağzından "yahu bu kadar mavra gelir mi bir insanın başına" diye kendisi soruyor zaten. En büyük dezavantajı ise bir yerden sonra kendini fazlaca tekrar etmesi ama uzatma kısmını ben biraz spagetti vesternlere benzettim, gözardı etmek için şahane bir sığınak buldum.
10 Şubat 2009 Salı
Mavra No:1, Güneşin Oğlu
Etiketler:
Bülent Emin Yarar,
Görkem Yeltan,
Güneşin Oğlu,
Haluk Bilginer,
Hümeyra,
Köksal Engür,
Onur Ünlü,
Özgü Namal
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder